Suriye-Hamas ilişkilerinde yeni sayfa: Esad’ın inadı nasıl kırıldı, sırada ne var?

  • Yazan, Fehim Taştekin
  • Unvan, Gazeteci, yazar
Osama Hamdan, Halil al Hayye ve Talal Naji, 19 Ekim'de Şam'daydı

Kaynak, Getty Images

Filistinli örgütlerin başlangıcında gelen Hamas, Suriye yönetimiyle yeni bir sayfa açtı.

Suriye lideri Beşar Esad, 18 Ekim’de Hamas’ın Arap ve İslam dünyasıyla ilişkiler ofisi başkanı Halil el Hayye’nin de aralarında bulunmuş olduğu Filistinli örgütlerin temsilcilerini kabul etti.

Esad “Suriye değişmeyecek ve direnişi desteklemeye devam edecek” mesajı verdi. Hayye de “Görkemli bigün. Suriye halkının yanında ülkeyi istikrara kavuşturmak için Şam’daki varlığımızı tekrardan başlatıyoruz” dedi.

Filistin direnişi büyük yara aldıkları Lübnan’daki iç cenk yıllarından (1975-1991) sonrasında 1999’da Ürdün’den de kovulmuştu. İki yıl Doha’da yaşayan Hamas Siyasal Ofis Başkanı Halid Meşal, 2001’den itibaren Suriye’yi üs edinmişti.

Müslüman Kardeşler, Suriye’de “terör örgütü” olarak yasaklıyken Filistin uzantısı Hamas, Şam’dan himaye görüyordu. İran ve Suriye’nin ‘direniş ekseni’ Hamas’ı besleyen en mühim kanaldı.

Hamas 2007’deki seçimin peşinden Gazze’yi tamamen kendi kontrolüne almış olduğu halde siyasal karargahını Şam’dan taşımamıştı. Örgütün askeri kanadı 2008’de Suriye’de insansız hava araçları, roket teknolojisi ve seyretme teknikleri hakkında eğitim kampına alınmıştı.

Şam’dan iyi mi koptu? Arkasında kim vardı?

Hamas, 2011’de gösteriler patlak verince Esad yönetimine karşı tavır almaya zorlandı.

Devrin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da 6 Nisan 2011’deki Şam ziyareti esnasında Meşal’le de görüşmüştü.

Wall Street Journal, 7 Aralık 2011 tarihindeki haberinde, Şam’dan çıkıp Gazze’ye yerleşen üst düzey bir Hamas yetkilisinin şu sözlerini aktarıyordu:

“Türkiye ve Katar, Suriye’den derhal ayrılmamız için bizlere baskı yapıyor. Bizlere ‘Utanmıyor musunuz? Yeter. Derhal oradan çıkın’ dediler.”

Sonunda Hamas Ocak 2012’de köprüleri yıktı. Doha’ya taşınan Meşal birkaç ay sonrasında Türkiye ziyareti esnasında “Özgürlük arayan Suriye halkının devrimini selamlıyoruz. Büyük halkın kanı demokrasi istediği için akıyor” diye çıkıştığında Şam biletini tamamen yaktığının farkındaydı.

Hamas’ı Şam’dan uzaklaştıranlar, Esad’ın Filistin davasından kazanılmış olduğu meşruiyet halısını altından çekmeyi hedefliyordu.

Hamas mezhepler üstü “Direniş Ekseni”nden Arap Baharı ile beraber oluşturulmak istenen “Sünni Eksen”e kaydırılıyordu. Esad’a gore “Müslüman Kardeşler sonunda kendi tabiatına uygun (ihanet) davranmıştı.”

Hamas’a hiddet büyüktü. Halep’te Esad yönetiminden yana duran Filistinlilerin “Kudus Tugayı” Şam’da Filistinlilerin yerleşik olduğu Yermuk Kampı’nın düşmesinden Hamas’ı görevli tutuyordu.

Hatta Suriyeli yetkililer, Hamas’ın Hizbullah’tan öğrendiği tünel kazma tekniklerini muhaliflere aktardığını öne sürüyordu. Bu tüneller tabanca taşıma ve kentlerde “kurtarılmış” mahallelerin direnmesinde önemliydi.

Köprülerin kurulmasına kim yardım etti?

Sonradan Hamas’ı Şam’dan çıktığına pişman eden koşullar gelişti.

İran’la ilişkileri sürdüren ve Şam hattının önemini kavrayan Hamas’ın direniş kanadı Suriye’ye sıcak mesajlar veriyordu.

Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani 2020’de öldürülmeden ilkin meseleyi Şam’la görüşme etmeye başlamıştı.

Suriye lideri, 2019’da yeni sayfa açılması yönünde telkinler olduğunda “Biz Hamas’a kardeşlerimiz olduğundan değil direnişin parçası oldukları için destek verdik. Sonunda Müslüman Kardeşler her yerde olduğu benzer biçimde Müslüman Kardeşler bulunduğunu gösterdi” diyecekti.

Aynı dönem SANA’ya konuşan Suriyeli bir yetkili de Hamas’a kapının açılacağı iddiasını yalanlarken “Müslüman Kardeşler kanı baskın geldi ve teröristleri destekledi” diyordu.

Filistin üstündeki pozisyonunun zayıflamasını istemeyen İran’ın telkinleri Esad’ı yumuşatmaya yetmemişti. Lübnanlı kaynaklara bakılırsa bunu sonunda başaran Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah oldu.

Beyrut sehayatlerini artıran Hayye, Ağustos ayında Nasrallah’la meseleyi görüşmüştü.

Hamas’ı Şam’a dönmeye iten nedenler neler?

Şam’ı nedamet getirmeye iten bir takım koşuldan söz edilebilir:

  • Şam’dan çıktıktan sonrasında Katar ve Suriye’nin Hamas’a himayesi, İran ve Suriye’nin desteğinin yerini alabilecek içerikte değildi. Hamas-Şam hattının kesilmesinin bilhassa tabanca açısından hareketi zayıflattığını görmüş oldu.
  • Müslüman Kardeşler’e desteğinden dolayı Körfez’deki komşuları ile karşı karşıya gelen Katar, Ocak 2021’deki Ula Zirvesi’nden sonrasında uzlaşma yoluna girdi. Doha için Hamas’la ilişkilerinde bazı ince ayarlara gitme zorunluluğu hayata merhaba dedi.
  • Ankara-Tel Aviv arasındaki normalleşme pazarlığının başat meselesi Hamas’ın Türkiye’deki artan varlığıydı. Türkiye de İsrail’le el sıkışmak için Hamas yükünden kurtulmanın koşul bulunduğunu görmüş oldu. Bu da Hamas’ı yeni müttefikler bulma arayışına itti.
  • Abraham Anlaşmaları’yla Arap dünyasında Filistin davasının gerilemesi Hamas’ı sıkıştırdı. Aynı şey Rusya’nın desteğini arayan El Fetih lideri ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas de ilgilendiriyor.
  • Bir öteki kolaylaştırıcı unsur, Şam’la ilişkileri normalleştirme gereğini düşünen tarafların giderek artıyor olması.
  • Şam ziyaretinin önünü açan son gelişme Cezayir’de Filistinli 15 örgütün aralarındaki bölünmeyi bitirmek suretiyle anlaşmasıydı. Antak kalma bir yıl içinde seçimlere gidilmesini içeriyor.

Türkiye ve Katar’ın pozisyonu ne?

Tüm pragmatizmine karşın Hamas’ın Türkiye ve Katar’a karşın bu şekilde bir adım attığı düşünülmüyor.

Bilhassa Doha’yı zora sokacak bir görüntüden kaçındıkları görülüyor. Hayye görüşme günü “Türkiye ve Katar dahil ilişkide olduğumuz ülkelere Şam’a dönüş kararını ilettik, hiçbirinden itiraz gelmedi” dedi.

Sadece ertesi gün “Hamas liderliği ilişkileri onarma kararını kendisi aldı. Katar devleti ile olan iyi ilişkilerimize karşın onların pozisyonu bizimkinden değişik” deme gereği duydu.

Tarafların çekinceleri nedir? Tam normalleşme mümkün mü?

Görüşme günü Şam’da verilen mesajlar hakikaten de yeni bir sayfa açılmış havası veriyordu. Fakat hem Hamas hem de Esad yönetimi açısından bu “U” dönüşünün tevili ehemmiyet kazanıyor.

Suriye’de Hamas’ın dönüşüne tepkiler dikkat çekerken Hamas da finansörlerini gücendirecek bir tablo oluşmasının sıkıntısını yaşıyor.

Suriye tarafı ziyaretin çerçevesini Hamas’a kredi açmayacak şekilde ayarladı. Şam, Hamas’ın “direniş kanadı” ve “direnişçi olmayan kanadı” diye ayırım yapıyor. El Vatan gazetesine gore Hamas’ın direniş kanadı Filistinli örgütlerle beraber çağrı edildi. Ek olarak Esad, Hamas temsilcileri Halid el Hayye ve Osama Hamdan ile baş başa görüşmedi.

Gazzeli Hayye “Direniş Ekseni”nden sayılsa da Müslüman Kardeşler’le bağları kuvvetli bir isim. Şeri hukuk ve hadis benzer biçimde islami ilimler eğitimi almış olan Hayye, Müslüman Kadeşler’le bağlantılı Müslüman Alimler Birliği’nin üyesi.

Suriye tarafı ilişkiyi Hamas’ın direniş kanadıyla sınırlayan bir görüntü verse de Hayye “Suriye’ye dönüş Hamas liderliğinin ortak sonucu” vurgusu yapmış oldu. Hayye, geçmişin hatalarını da ‘bireysel kararlara indirgedi.

Hayye, “Hamas liderliği tarafınca onaylanmayan her türlü bireysel eylemi geride bırakıyoruz. Esad ile geçmişe bir sünger çekme mevzusunda mutabık kaldık” dedi.

Fakat kimse Meşal’in Şam’dan çıkışını bireysel bir karar olarak görmüyor. Esad’ın Meşal başta olmak suretiyle hareketin önder ekibindeki bazı isimlere kızgınlığının geçmediği aktarılıyor.

Peki Esad’ın bundan kazancı nedir?

Şam’ın ilişkileri eski haline getirmede oldukca ihtiyatlı davranacağı öngörülüyor. Ahbar’a konuşan Hamaslı bir kaynak “Zamanı adımı Suriye’de hareketin ofisinin tekrardan açılması dahil bir takım adım izleyecek. Bu adımlar itimatı inşa edecek” dedi.

Bir başka Hamas yetkilisi ise, Şam’a bir ofis açılabileceğini fakat Doha’da bulunan siyasal büroyu taşımayı konuşmanın erken bulunduğunu belirtti.

Hamas’ın beklediği hızda bir açılım olmayacaksa Esad neyi amaçlıyor?

Bu açılımın ergonomik yararları olabilir:

  • Esad bu adım sonrası Şam’ı soyutlama siyasetinin başarısız bulunduğunu ve normalleşme eğiliminin güçlendiğini söyleyebilir.
  • Filistin davası Araplar içinde Abraham Anlaşmaları ile zemin kaybetse de mevzu halklar nezdinde hassasiyetini koruyor. Esad da “Filistin’e somut katkı sunan yegane Arap ülkesi” algısını diriltiyor. Hayye de bir Arap ülkesinin Filistin’e desteğinin önemini vurgulayarak Esad’a istediği pası verdi.
  • Esad, Suriye’nin Arap Birliği’ndeki koltuğunun iade edilmesi mevzusunda direnç gösteren bazı üyelere de bildiri vermiş oluyor.
  • Ek olarak İsrail’in Suriye içine İran’a gerekçe göstererek sürdürdüğü saldırılara karşı Şam da Filistin dosyasındaki yerinin altını çizen bir buluşmayla diş göstermiş oldu.

Yoruma kapalı.