Müslüman Kardeşler Basın Sözcüsü BBC Türkçe’ye konuştu: Türkiye ve Mısır’ın yakınlaşmasını destekliyoruz

Türkiye ile Mısır arasındaki normalleşme sürecinin, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki çalışmalarını iyi mi etkileyeceği merak ediliyor.

Mısır’da ordunun, 2013’te Müslüman Kardeşler iktidarını devirmesi peşinden iki ülke arasındaki ilişkiler bozulmuş, bunu onarmak 2021 senesinde Ankara ve Kahire içinde diplomatik görüşmeler başlamıştı.

Bu sürecin başından bu yana Arap basınında, normalleşme kapsamında Ankara’nın, 2013’te Türkiye’ye giden Müslüman Kardeşler üyelerinin emek harcamaları üstünde baskı kuracağı yönünde yorumlara yer veriliyor.

Son olarak geçen günlerde Körfez ülkelerine yakın Arap basınında, Türkiye’de 30’a yakın Müslüman Kardeşler üyesinin gözaltına alındığı yönünde haberler çıktı ve bu durum iki ülke arasındaki normalleşme süreci üstünden yorumlandı.

Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şukri’nin hafta sonu Türkiye’nin Libya ile yapmış olduğu anlaşmaları gerekçe göstererek normalleşme süreci kapsamındaki görüşmeleri durduklarını açıklaması da dikkat çekti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Çarşamba günü yapmış olduğu açıklamada Türkiye’nin normalleşme sürecine girmiş olduğu başka ülkeler de bulunduğunu sadece bu sürecin Mısır’la daha yavaş ilerlediğini belirtip “Bunun sebebi biz değiliz” dedi ve Libya’yla imzaladığı deniz yetki alanları ile hidrokarbon anlaşmalarının Mısır’ın aleyhine olmadığını söylemiş oldu.

Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki basın sözcüsü Ali Hamed, bu süreçle ve Arap basınında çıkan iddialarla ilgili BBC Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

Hamed, Türkiye’nin 2013’te yaşananlar sonrası kendilerine kucak açtığını, üzerlerinde bir baskı olmadığını, TV kanallarının yayını başta olmak suretiyle Türkiye’deki çalışmalarını sürdürdüklerini söylemiş oldu.

İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesini pozitif bulduklarını belirten Hamed, bununla beraber Abdulfettah El Sisi yönetimine yönelik yaklaşımlarının değişmediğini belirtti.  

Türkiye ile Mısır arasındaki normalleşme sürecini iyi mi değerlendiriyorsunuz?

Biz hiçbir devletin içişlerine karışmamaktayız. Biz tüm ülkelerin yakınlaşmasını destekliyoruz ve bu, bilhassa Mısır ve Türkiye içinde olduğunda oldukça sevineceğiz. İki halkın arasındaki ilişkiler esasen devam ediyor ve şimdi, yönetimler arasındaki mesafe ne kadar yakın olursa o denli iyi olur bu sebeple baştakiler kalıcı değildir fakat ülkeler kalıcıdır. Bu yakınlaşma sürecinin, devam etmesi halinde iki halkın menfaatine olacağını düşünüyoruz. Bu, iki ülkenin arasındaki ilişkilerdir. Fakat Müslüman Kardeşler olarak bizim duruşumuz devam edecektir. Mısır’da bir askeri darbe oldu ve tank üstünden yönetimi ele geçirdiler. Bizim duruşumuz devam edecektir ve biz bu rejimi asla kabul etmeyeceğiz.

Bir taraftan iki ülke arasındaki normalleşmeyi savunurken öteki taraftan Mısır’daki yönetimi meşru görmediğinizi söylüyorsunuz. Burada bir çelişki yok mu?

Bu, Türkiye’nin geleceği için alınan bir karardır ve bunda, bir ülkenin geleceğiyle ilgili olarak menfaatine olacak bir şey var ise, biz asla onun karşısında durmayız. Bu yakınlaşma süreci bir tek yönetimlerle ile ilgili bir şey değil. Bunun hem geçmiş hem bugün hem de gelecekle ilgili bir stratejik yapısı vardır. Bu, herhangi bir rejimden daha yüce bir şeydir.

Geçen günlerde Arap medyasından bazı gösterim organları, Türkiye’de ortalama 30 Müslüman Kardeşler üyesinin gözaltına alındığı yönünde haberler geçti. Bunun, Türkiye ile Mısır arasındaki normalleşmenin sonucu olarak yaşandığı yorumları yapılmış oldu. Bu gözaltı iddialar doğru mu?

Bu haberlerin doğru olmadığını vurgulamak isterim. Son günlerde bir tek Mısırlı bir şahıs, bir gazeteci gözaltına alındı. Kendisi liberal. Müslüman Kardeşler üyesi değil. Gözaltına alınma sebebi de politika ya da insan haklarıyla ilgili bir şey değil. Bir tek ikametinde bir mesele olduğundan gözaltına alındı ve sonrasında da özgür bırakıldı. Türkiye’de bulunan Mısırlılar bir tek Müslüman Kardeşler üyelerinden ibaret değildir. Mısır’daki zalim askeri yönetime karşı duran birçok insan Türkiye’de bulunuyor. Müslüman Kardeşler üyeleri de var, liberaller de var, solcular da var. Bu kesimleri bir çatı altına toplayan kelimler de özgürlük ve demokrasidir.

Peki iki ülke arasındaki normalleşme süreci sizi iyi mi etkiliyor? Mısırlı yetkililerin açıklamaları ve Arap basınından gördüğümüz kadarıyla Kahire, Ankara’dan, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki faaliyetlerine karşı adım atmasını istiyor. Müslüman Kardeşler’e ilişkin bazı TV kanallarının kapatılmış olduğu yönünde iddialar var. Bu yakınlaşma sizin çalışmalarınızı etkiliyor mu? 

Bir bilgiyi düzeltmek isterim. Türkiye’de herhangi bir Mısır kanalı kapatılmadı. Türkiye’deki Mısırlı, darbeye karşı duruşu olan TV kanallarının hepsi hâlâ ayakta ve bunlardan bir tanesi bile kapatılmadı.

Türk yetkililerden size, resmi yada gayrı resmi olarak Türkiye’deki çalışmalarınızı durdurma ya da azaltma yönünde bir talep geldi mi?

Bu tarz bir olay olmadı. Bizlere o şekilde bir talepte bulunmadılar ve bizim çalışmalarımız hâlâ devam ediyor. Türkiye’de esasen basın özgürlüğü bulunmakta. Türkiye’deki muhalif kanallar sabah akşam demeden hükümeti eleştiriyor ve onlara karşı bir şey yapılmıyor. Ikimiz de aynı durumdayız. Mısır’da 2013 yılındaki darbeden sonrasında, bu darbeye karşı olan tüm kanallar kapatıldı. Basın mensupları gözaltına alındı. Birçok gazeteci kardeşim, askerlerin kurşunlarıyla şehit oldu. Özgür basın olmadığı için Mısır’dan çıkmak zorunda kaldık. Türkiye bizlere kucak açtı. Bilhassa demokrasi isteyenler olarak bizlere kucak açtı ve biz Türkiye’den hâlâ özgürlük çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Bir tek Türkiye değil birkaç ülke daha var.

Bunlar hangi ülkeler?

Müslüman Kardeşler üyeleri birçok ülkelerde bulunmaktadır, kişi olarak ortalama 70 ülkededirler. Medya üstünden konuşacaksak çoğunluğu Türkiye’de. Avrupa vatanlarında de birkaç kanalımız gösterim yapmaktadır. Müslüman Kardeşler’in liderliğinin temsilcisi ise Londra’da bulunmaktadır.

Bu süreçte Türk yetkililer medya faaliyetleri haricinde sizden herhangi bir talepte bulunmuş oldu mu? Mesela Mısır’ın iadesini istediği Mısır vatandaşları olduğu öne sürülüyor. Bununla bağlantılı yada benzer taleplerle size gelindi mi?

İade mevzusunda Türk yetkiler tarafınca bizlere herhangi bir izahat yapılmadı. Bizimle görüştüklerinde o şekilde bir talepte bulunmadılar. Mısır rejimi, Türkiye ya da Kanada ya da ABD ya da Avrupa ülkeleri benzer biçimde ülkelerden iade talebinde bulunduğunda bu talepleri pozitif olarak karşılanmıyor bu sebeple talepleri isabetli değil.

Peki bu normalleşme sürecinde sizin açınızdan Türkiye’de değişen herhangi bir şey var mı? Üzerinizde açıktan yada gizli saklı bir baskı hissediyor musunuz?

Azca ilkin söylediğim benzer biçimde Türk yetkililer tarafınca Müslüman Kardeşler’e karşı herhangi bir baskı yapılmamaktadır. Biz yasalar çerçevesinde çalışmalarımızı yürüttüğümüz için sorun yaşamamaktayız. Müslüman Kardeşler üyeleri bir tek Türkiye’de değil oldukça değişik ülkelerde bulunuyorlar ve bu ülkelerde yasalara bağlı olarak hayatlarını sürdürüyorlar.

Bundan sonrasında Türkiye’deki çalışmalarınızın riskli olabileceğine dair bir kaygınız var mı?

Biz Türkiye’deki Mısırlılar ve bilhassa Müslüman Kardeşler üyeleri olarak Türkiye’de herhangi bir siyasal faaliyette bulunmamaktayız. Bir tek yasalar çerçevesinde emek harcamalar yapmaktayız. Türkiye’de bir tek Müslüman Kardeşler üyeleri bulunmamaktadırlar, birçok ülkenin mazlumları Türkiye’de bulunuyor. Türkiye esasen yüzyıllardır aynı siyaseti yürütmekte, bu bir tek şimdi olan bir şey değildir. Türkiye’de kanunlar çerçevesinde, yaşadığımız zulümlere karşı sesimizi yükseltiyoruz. Türkiye’nin hem iktidarı hem tüm siyasal partileri hem de halkı, herhangi bir mazlumu bir zalime iade etmez. Bizim inancımız budur. Biz ne yaptık ki iade etsinler?

Bu normalleşme sürecinin de bunu değiştirmeyeceğini düşünüyorsunuz. Öyleki mi?

Bir değişim olacağını düşünmüyorum.

Eğer gözaltı, medya kuruluşu kapatma, baskı benzer biçimde durumlar yoksa niçin Arap basınında bu tür haberlerin çıktığını düşünüyorsunuz?

Bu kanallar, Arap rejimlerine yakın. Bu yüzden bu tür propagandalar yapıyorlar. Onlar bu rejimlerden çıkar sağlıyorlar. Bu Arap medyasının çizgisi çoktandır bu şekilde. Yalan haber yapıyorlar.  Müslüman Kardeşler’i “terör örgütü” olarak duyuru ettiler, tabanca kullandığını söylediler ve Müslüman Kardeşler’e en ağır hakaretlerde bulundular.

Peki ortalama 10 senelik sürece bakınca, Müslüman Kardeşler’in de yanlışları bulunduğunu düşünüyor musunuz?   

Ben bu soruya soruyla yanıt vermek isterim. Biz kendimizi seçimle halka aday gösterdiğimizde hata mı işledik? Demokrasiye inandığımızda ve demokrasinin içindeki emek harcamalar üstünden iktidara ulaşmak istediğimizde bir kabahat mu istedik? Darbeden sonrasında sivil savaşım duruşu sergilediğimizde bir hata mı işledik? Müslüman Kardeşler mi özür dilemeli mi yoksa bu zalim askeri darbeyi yapanlar mı?  

Askerlerin yaptığından ayrı olarak soruyorum. O dönemde Mısır’da sokaklarda Muhammed Mursi hükümetine yönelik protestolar vardı. Orada sivil insanoğlu hükümete demokrasi, insan hakları, hukuk devleti açısından eleştiriler yöneltiyorlardı. Bugünden bakmış olduğunuzda Müslüman Kardeşler’in o eleştirileri önemsediğini düşünüyor musunuz? O sokaktaki insanoğlu o eleştirileri yapmakta sizce haksız mıydı?

2013 senesinde, şehit Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, her insanın yasalar çerçevesinde ses çıkarma hakkı bulunduğunu söylemiş oldu. Bizim için bir sorun yoktu. Doğrusu iktidarın yaptıklarını eleştirebilirler, onların hakkıdır. Mursi sandıkla geldi, doğrusu halkın oylarıyla seçildi. Cumhurbaşkanlığı görevinden bir askeri darbeyle alınmaması gerekiyordu. Türkiye’de, İngiltere’de, Fransa’da ve ABD’da da iktidara karşı kuvvetli gösteriler oluyor. Halk sokağa çıkınca, askerin çıkıp darbe yapması mı gerekir? Bu, politika biliminde bir askeri darbe. Bu bir tek Müslüman Kardeşler’in söylediği bir şey değil. Hatta Mursi’ye karşı protestolara katılan birçok politika bilimci de bunun bir askeri darbe bulunduğunu deklare etti.