Japonya’da başlayıp tüm dünyaya yayılan Hikikomori sendromu, teknolojinin gelişmesi, ebeveynlerle çocuklar arasındaki iletişim eksikliği ve koronavirüs pandemisinin neden olduğu sosyal izolasyon nedeniyle hem ergenlerde hem de genç yetişkinlerde sıklıkla görülebiliyor.
ERKEKLERDE EN SIK GÖRÜLÜYOR
Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı, Dekan Yardımcısı ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Ensari, Hikikomori sendromunu şöyle anlattı:
“Kişinin kendi isteğiyle içe kapandığı, sosyal, kültürel ve sosyal çevreden koparak evine, hatta kendi odasına kapandığı bir süreçtir. Bu süreç en az 6 ay sürebilir. Elbette hafif, orta ve ağır versiyonları var. Kişi bir gün ara sıra dışarı çıkabilir ancak zamanının çoğunu odasında geçirir. Gençlerde, ergenlerde, genç erişkinlerde ve erkeklerde daha sık gördüğümüz bir durum” dedi.
“DİJİTAL ORTAMA BAĞIMLILIK SORUNU GÜÇLENDİRİR VE KİŞİ SANAL BİR DÖNGÜYE GİRİR”
Prof., teknoloji geliştikçe bu sendromun daha da yaygınlaştığını söyledi. Dr. Hülya Ensari, “İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte Hikikomori sendromu da güçlenmeye başladı. Bu kişiler arasında internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı ve buna paralel olarak dijital kumar bağımlılığı gibi bağımlılıklarda da artış görülüyor. Cep telefonu kullanımının yaygınlaşması sayesinde internete her an erişmenin mümkün olduğu bir teknoloji çağında yaşıyoruz. Dijital ortama bağımlılığı artan kişi, sosyal ortamlardan daha izole yaşamaya başlar, toplumdan uzaklaşır ve sosyal açıdan içe dönük hale gelir. Çevresiyle iletişimi azaldıkça, zamanla sorumluluklardan kaçan, zaman kavramı karışan, okula gitmeyi reddeden, sosyal ilişkilerden ve iş ortamından kaçan birey, maddi ve manevi açıdan daha bağımlı hale gelmeye başlayabilir. aile hakkında; Süreç zihinsel çöküşe yol açabilir. Dolayısıyla teknoloji bağımlılığının başlaması ve kendini eve kilitleme süreci bu süreci pekiştiriyor ve kişi bir kısır döngüye giriyor. Bu da sürecin uzamasına ve başka psikolojik sorunlara dönüşmesine neden olabilir” dedi.
“TEDAVİ EDİLMEZSE İNTİHARA NEDEN OLABİLİR”
“Hikikomori tek başına birincil bir sendrom olarak ortaya çıkabileceği gibi sıklıkla eş zamanlı internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı ve sosyal izolasyondan kaynaklanan dijital oyun bağımlılığıyla da ortaya çıkabilir” diyen Ensari, şunları ekledi: “Sonuçta bunlar basit şeyler değil, hepsi kontrol altında. bağımlılığın şemsiyesi.” Ruhsal bozukluklar değer verdiğimiz ve tedavi edilmesi gereken şeylerdir. Zamanında tedavi edilmezse bir süre sonra depresyon, anksiyete bozuklukları gibi ciddi ruhsal hastalıklara neden olabilir. “Depresyon geliştiğinde kişinin kendisini isteksiz, mutsuz hissetmesi, hayattan keyif alamaması, kendini kötü hissetmesi, bir süre sonra özgüvenini kaybetmesi, kendini değersiz hissetmesi ve intihara kadar sürükleyebileceği ağır depresif durumlara neden olabilir.”
AİLELER İHMAL ETMEMELİ
Prof., aileleri ergenlerde ve gençlerde görülen Hikokomori Sendromu’na karşı uyarıyor. Dr. Ensari, şunları söyledi: “Eğer kendinizi odanızdan çıkmayacak kadar sosyal ortamlardan soyutluyor ve odanızda yiyip içiyorsanız; Kişinin çevreyle iletişimi tamamen durmuş, işe ya da okula gidemeyecek seviyeye gelmişse ailelerin bu sorunun farkında olması ve uzman desteği alması çok önemlidir. Tedavi edilmediği takdirde süreç dijital bağımlılığa, internet bağımlılığına, sosyal medya bağımlılığına, kumar bağımlılığına ve depresyona yol açabilmektedir. “İntihar gibi istemediğimiz sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz” dedi.
Hikikomori sendromunun benzer hastalıklardan ayrılması gerektiğini belirten Ensari, şöyle konuştu: “Kişinin eve kilitlenmesi, odasında kalması ya da içine kapanması süreci depresyon ya da şizofreni belirtisi olabileceği gibi içeri girmekten kaçınmaya yönelik bir davranış da olabilir. ” anksiyete bozukluğu dediğimiz sosyal ortamlar. Bu nedenle bunları ayırt etmekte fayda var. Hepsini bu çerçevede değerlendirdiğimizde Hikikomori tablosunu sadece geçici bir ergenlik dönemi olarak algılamamak gerekiyor. Ailelerin tetikte olması ve ruh sağlığı uzmanlarından zamanında destek alması çok önemli” dedi.
“GENÇLERLE İLETİŞİM KANALLARININ AÇIK TUTULMASI GEREKLİ”
Prof. ailelerin yapması gerekenlere de değindi. Dr. Hülya Ensari sözlerini şöyle tamamladı:
“Gençlerimizin dijital ortamlarda geçirdikleri süreyi mümkün olduğunca sınırlandırmamız gerekiyor. Elbette bunun yolu baskı ve zorlamadan geçmiyor. Burada iletişim kanallarını açık tutmak gerekiyor. Gençlerle bol bol iletişim kurmaları ve her şeyden önemlisi etkili ve kaliteli iletişime zaman ayırmaları önemli. “Elektronik çağda bu iş bağımlılığa dönüşmeden önce bu iletişim kanallarının açık tutulması, kişinin sosyalleşmesinin desteklenmesi ve gerektiğinde elektronik cihazlara erişim ve kullanımının sınırlandırılması çok önemli.”
(İHA)